Okan Buruk yönetimindeki Galatasaray, Süper Lig’in 10’uncu haftasında Rizespor deplasmanında Sergio Oliveira’nın golüyle kazandı. Sarı-kırmızılıların kazanarak, maç fazlasıyla liderliğe yükseldiği geceyi spor yazarları kaleme aldı.
Sarı-kırmızılıların zor bir deplasmandan galip geldiğini belirten Osman Şenher, sezon başında takıma dahil edilen tecrübeli futbolcuyla ilgili çarpıcı bir yorumda bulundu.
İşte Rizespor – Galatasaray maçı sonrası yapılan değerlendirmeler…
YORGUN GALATASARAY ZORLANDI / OSMAN ŞENHER
Şampiyonlar Ligi maçlarından sonra ister istemez takım bir mental yorgunluğa giriyor. Rizespor maçının da böyle çok zor geçeceğini aşağı yukarı biliyorduk. Salı günkü Bayern Münih karşılaşmasının ardından burada tekrar motive olmak oldukça zordu. Kendi sahanda oynasan taraftar seni öyle ya da böyle havaya sokar.
Futbol olarak Galatasaray maça ağırlığını koyamasa da yine gol pozisyonlarına girdi. Her zaman olduğu gibi bunları değerlendiremedi. Hele Kerem Aktürkoğlu’nun yüzde yüzlük bir pozisyonu var ki nasıl kaçtığına akıl sır ermiyor. Çare yok, Kerem iyi niyetle mücadele ediyor. Her şeyini ortaya koyuyor ama son vuruşlarda daha çok çalışması lazım.
İlk yarıya bakıyorum Angelino, Mertens ve Kerem Demirbay’ın takımlarına en ufak bir katkıları olmadı. Okan hoca da ikinci yarıya haklı olarak değişikliklerle başladı. Yalan yok ben Zaha’dan, Kerem Demirbay’dan, Angelino’dan, Ziyech’ten daha iyi performans bekliyorum. Sırf ben değil hocaları da tüm Galatasaraylılar da daha iyi performans bekliyor. Bu gruba Ndombele’yi de koymak lazım. Bu futbolcu Rize’ye getirilmedi. İki aydır Florya’da antrenman yapıyor daha bir türlü hazır olamıyor. Acaba bizim haberimiz yok, büyük bir ameliyat mı geçirdi!
İşin doğrusunu söylemek gerekirse Sanchez hariç yeni yapılan transferlerin bir katkısı şu ana kadar yok. Oliveira için hep söylüyorum; bu çocuğu küstürmemek gerekiyor. Şu an takımda en iyi pas veren, en iyi şut çeken oyuncular sıralamasında ilk sırayı alır. Ve dün gece üç puan alındıysa bu da onun golü sayesinde oldu.
Okan Buruk’un işi çok zor. Bu takımda kadro mühendisliği yapmak başlı başına bir iş. Yıldız futbolcu almışın, oynatmasan taraftar olsun, Florya’da olsun huzursuzluk çıkacak. Oynatsan sahada oyuna ağırlığını koyamıyor. Okan hoca da bunu çözmeye çalışıyor, bunun sıkıntılarını yaşıyor. Güveniyorsun, dünya yıldızına ilk 11’de forma veriyorsun sahada hiç bir şey yapmıyor.
Tabii ki Galatasaray ilerleyen haftalarda daha iyi olacak ama kötü futbol oynarken ve yorgunken de Rize gibi zor bir deplasmandan galip gelmek başarıdır. Rizesporlu futbolcular dün gece herşeylerini sahaya koydular. Koştular, mücadele ettiler, gol pozisyonuna girdiler. Forvetlerinde iki tane kaliteli futbolcu olsa maçı kazanabilirlerdi de.
FİKSTÜRÜN EN RİSKLİ MAÇI / BURCU KAPU
Yılın en güzel pazarında bu köşede sizinle futbol konuşmadan önce iyi bayramlar dileyerek başlamak istiyorum. Cumhuriyetimizin, Atatürk’ün ve emanetlerinin sadece bugün değil her gün bilincinde olduğumuz, özümsediğimiz yepyeni bir yüzyıl olması temennim. Ülkenin büyük kısmında balkonların bayraklarla süslendiği bu güzel günde, tribünlerde de benzer coşkuyu görmek ise dileğimiz, mutluluğumuz.
Dün oynanan Rizespor Galatasaray maçı sarı kırmızılıların fikstürdeki en riskli maçıydı. İyi oynadığı ama enerjisinin büyük kısmını sahada yitirdiği bir Bayern maçının dönüşünde yaşanabilecek düşüşlerin riskiydi bu maç. Karşılaşmanın büyük kısmında da sarı kırmızılılar taraftarına bu sıkıntıyı hissettirdi.
Bazı oyuncular var Galatasaray’da. Mesela Torreira, Kerem, Icardi, ve savunma hattı. Her maç iyiler, hep büyük eforla oynuyorlar. Ama bir de başka oyuncular var, hep bir eksik, hep bir dağınık, takıma yardımları düşük. Bir yanda iki maçtır iğneyle oynayan Icardi fedakarlığı diğer tarafta formayı ne zaman alsa bir türlü bekleneni veremeyen, Zaha, K.Demirbay, Angelino rahatlığı. Sarı kırmızılılarda oyuncular şunu dert etmeden kabul etmeli. Bu bir takım oyunu ve takımın yıldızı Icardi, Sadece kariyeriyle değil, buraya geldiğinden beri saha içi ve dışı yaptıklarıyla da. O yüzden başta hücum oyuncuları olmak üzere herkesin gol yollarında ilk önceliği topu ona ulaştırmak olmalı. Ben Zaha’yım, ben Ziyech’im diye büyüklüğe kapılan her isim sadece takımın skor gücünü baltalıyor. Bu düşünceye geçen sene Kerem de birkaç maç kapılmıştı ama sıyrılınca hem kendi hem takımın oyunu gelişti. Yeni transferlerin hiç biri takım oyununa katılamıyor. Sanchez hariç. Dün yine bazen takımın ön liberosu gibi pas dağıtarak bazen üçüncü bölgeye kadar gelip takımı ileri iterek, bazense geride savunarak görkemli bir oyun oynadı.
Şu bir gerçek Galatasaray’da maçları hala geçen yıl ki kadro kazandırıyor. Yeni transferlere tahammül artık kum saati gibi, incecik kumlar çoktan diğer tarafta toplanmaya başladı. Bu maça sağda başlayan Zaha için belki mevkisi değil, oyun gücü öldü diye düşünebilirsiniz, o zaman soldaki halini de biliyoruz derim. Angelino’yu kazanmaya çalışmaktan vazgeçip Abdülkerim’i sol beke ikna etmek daha iyi bir çözüm gibi. Demirbay’ın yapması gerekenleri ise yine Torreira yapıp bir de üstüne arkadaşından daha az top kaybı yaparak oynadı. Yani kağıt üzerinde doğru gözüken başlangıç 11’i sahada yanlış oldu. Takım boyu uzun, merkez gücü eksik, top kaybı fazla ve santrforunu sadece 4 kez topla buluşturabildiği bir ilk yarı yaşadı Galatasaray.
Okan Hoca bu sefer cezayı erken kesti, devreden dönüşte aksayan herkesi dışarı alıp, maça yeniden başladı. İkinci yarıdaki oyunda Galatasaray’ın sıkıntıları her ne kadar geçmemiş olsa da unutulan isim Sergio sahneye çıkıp şampiyonluk yarışının belki de en kıymetli golünü attı. Bu maçı ve bu golü hafızamıza kazıyalım son haftalara girdiğimizde eminim hatırlayacağız.
Rizespor’da ise hocalar değişiyor ama temaslı oyun iştahı değişmiyor. Yıllardır aynı sert oyunla rakiplerini bezdirip puan almaya çalışıyorlar. Çoğunlukla dozunu kaçırdıkları Yugoslav faulüne dönen bu sertlik bu yüzyılda bir oyun felsefesi olmamalı diye düşünüyorum.
Son olarak, isimlerinizi tek tek belki bilemediğim ama aynı duyguları paylaştığımıza emin olduğum siz sevgili okuyucu, Cumhuriyet Bayramı’nızı içten kutlarım. Kalplerimiz bir atıyor.
BAYERN MÜNİH ETKİSİ / TOLGA ERSARI
Bugün kıvanç doluyuz, onur doluyuz, gurur doluyuz! Cumhuriyetimiz yüz yaşında! Yüzüncü yılda, ilk günkü gibi heyecanlıyız. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ışığı aydınlatıyor bizleri. Cumhuriyetimizin yüzüncü kuruluş yıl dönümünü kutluyor; Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile bağımsızlık uğruna hayatlarını feda eden kahramanları sevgi, saygı ve minnetle anıyorum.
Salı akşamı Bayern Münih karşısında altmış dakika yoğun bir tempo ortaya koyan Galatasaraylı futbolcuların yorgunlukları Rize maçında da yansıdı sahaya. İlginç olan ise Bayern Münih mücadelesinde süre almayan Kerem Demirbay ve az süre alan Mertens gibi oyuncuların da etkisiz kalmalarıydı.
Bunun dışında, Bayern Münih maçında özellikle altmış dakikalık etkili oyuna rağmen alınan yenilginin getirdiği mental düşüklük ve o şekilde mağlup olunan bir Şampiyonlar Ligi maçından sonra Türkiye Süper Ligi’ne konsantre olmakta yaşanan problem de Rize’de etkisini gösterdi.
Çaykur Rizespor ise Galatasaray’ı kendi silahıyla vurmayı denedi ve maça yoğun bir ön alan baskısıyla başladı. Fakat bu sekans en fazla on beş dakika sürdü. Ardından sarı- kırmızılılar oyunda dengeyi sağlayıp rakip kalede gol aradılar. Ancak gerek yukarıda saydığım etmenler gerekse de yine son tercihler ve son vuruşlardaki hatalar yüzünden istediklerini sahaya yansıtamadılar.
Okan Buruk’un ikinci yarıya değişikliklerle başlaması doğruydu. Fakat, Bayern Münih maçının ikinci yarısında performansı çok düşen ve neredeyse aldığı her topu kaybedip takımın geri koşmasına neden olan Zaha’yı 75 dakika oyunda tutan Okan Buruk, Rize maçının ilk yarısında da kötü bir performans sergileyen Zaha’yı yine zamanında oyundan çıkartmadı ve 66 dakika sahada tuttu. Oysa Zaha- Tete değişikliği, ikinci yarının başında yapılmalıydı.
Zaha ile bir kanadı zaten çalışmayan Okan Buruk, fiziksel olarak tam anlamıyla hazır olmayan Ziyech’i 46’da sahaya sürerek diğer kanadı da etkisizleştirdi. Tete’nin 66’da oyuna girmesinden sonra kanatların Tete ve Kerem Aktürkoğlu’na emanet edilerek Ziyech’in santrafor arkasına alınması, Galatasaray ve adı geçen oyuncular için daha hayırlı oldu!
İkinci yarı sol beke çekilen Abdülkerim Bardakcı’nın kaptığı top sonrasında yine ikinci yarının başında oyuna dâhil edilen Oliveira’nın attığı gol ile üç puana ulaşılması, Okan Buruk’u ziyadesiyle mutlu etmiştir. Bunda da son derece haklı! Çünkü Rize gibi bir deplasmandan, çok da iyi olamamanıza rağmen üç puanla dönmek büyük önem taşıyor.
Icardi’ye değinmeden geçmek olmaz! Beşiktaş derbisinde ayağına aldığı darbe nedeniyle sakatlanan Arjantinli golcü, Bayern Münih mücadelesinin ardından Rize deplasmanında da iğne ile oynayarak büyük bir fedakârlık örneği gösterdi. Tabii fedakârlık diyoruz ama oyuncu sağlığı açısından umarım ileriki haftalarda sorun yaşanmaz. Ancak Icardi’nin bu aidiyeti ve oynama isteği karşısında saygı duymamak da elde değil. Ancak Arjantinli, Rize mücadelesinde yine istediği topları alamadı. Hatta kendisi top almak için çoğu kez orta sahaya kadar geldi. Maçın son bölümünde ağrı hissettiğini de düşünüyorum. Dediğim gibi, böyle büyük bir oyuncunun bu aidiyeti her türlü saygıyı hak ediyor.
Bu üç puan Galatasaray için gerçektende çok önemli. Sonuçta karşınızda bir İlhan Palut takımı var ve taş gibi bir İlhan Palut takımından alınan üç puan, şampiyonluk mücadelesinde her zaman üç puandan çok daha fazla anlam taşır. Galatasaray için de Rize deplasmanından alınan galibiyeti bu açıdan değerlendirmek gerekiyor.